
Olan biten her şey göründüğünün, gördüğümüzün tam tersi. Ne kadar bir şeysek aslında o kadar o şey değiliz. İnanmak istediklerimiz, kendimizi inanmaya zorladıklarımız gerçekte kaçmak istediklerimiz. Fakat bir o kadar da kaçamadıklarımız. Yorumladığımız her şey baktığımız dar çerçevenin ürünü. Savunduğumuz, kurguladığımız, düşündüğümüz her şey ufak bir rüzgârda savrulacak kum tanesi gibi. Kendimizi güçlü göstermeye çalışma gayretimizin arkasında korkunç bir güçsüzlük var veya öyle olmamız dayatılıyor.
Dar alanda kısa paylaşmalar vari döngüler içindeyiz. Yaratılan sarmalın içinde debelleşiyor muyuz orası da muallak. Modern zamanlar diye ortaya konulan modernite safsatadan başka bir şey değil. Bazen bunun farkına varıyoruz fakat bu farkındalık saman alevi misali aniden alevleniyor yada birden dağılıyor ortada ne sap kalıyor ne de saman.