Kartal’da, deniz kokusunun tren raylarının pas kokusuna karıştığı bir sokak vardı. Adı Hükümet Sokağı. Adliye, Hükümet binası ve askerlik şubelerinin olduğu sokak. Şimdilerde ne hükümet binası kalmış, ne adliye binası. Hepsi bavullarını toplamış, yeni, camlı…
Kategoriler Deneme
İstiklal’in Kırmızısı
İstiklal caddesinde bir tramvay, iliklerine kadar kırmızı ve haylaz bir çocuk gibi kalabalığı yararak ilerliyordu, raylarla sınırlı dünyasında. İstiklal denilince dilimizde tramvay, tramvay denilince aklımızda İstiklal. Kulaklarımız onun sesini arıyordu, o insanlarının. Çın çın çın……
Çiftlikköy Sahili’nde Sandalyelerin Sessiz Diyalogu
Güneşin parlak ışıltıları altındaki sahil şeridinde, denizin her anına tanıklık eden beyaz sandalyeler… Sıradan bir gün gibi görünse de, bu dört ahşap sandalye arasında adeta hummalı bir tartışma yaşanıyor sanki. Neden mi? Çünkü onlar, Çiftlikköy’ün…
Gaveci Mehmet’in Öyküsü
Güneş, köye sırtını döndüğü doğudan ağır ağır yükselirken, kahve önünde taşlara oturmuş bir adam tek başına bekliyordu. Mehmet’ti bu. Yılların gölgesi sinmiş mintanı ve cebindeki eski kalem ve defteriyle köyün şehir görmüş tek adamıydı. Yüzünde…
Durağan Bir An
İstanbul’un o bildik telaşı, kalabalıklar Sirkeci’den Eminönü’ne doğru insan seli yaratırcasına hareket ediyordu. Her zamanki gibi herkesin bir acelesi, bir yerlere yetişme telaşı vardı. Kalabalığın içindeydim fakat benim bir telaşım yoktu, belki insan selini, belki…
Eylül Ayı
Eylül ayı da geldi… Havada o hüzünlü, bir o kadar da taze sonbahar kokusu. İçimizde, ne olduğu tam da belli olmayan, tatlı bir sızı. Alpay’ın o eşsiz sesiyle dilimize dolanan “Eylülde gel, eylülde gel” sözleri, bir…
Sen Nisan’sın
Nisan ayının baharın gelişini daha fazla hissettirmesini beklerken, en son poyrazın getirdiği soğuk hava ile Mayıs ayına giriş yaptık. Arkadaş sohbetlerimizin ayrılmaz birer parçası oldu soğuk hava, yağmur ve rüzgar. Geçmiş yıllarda havaların bu şekilde…
Martı
İstanbul dışında başka bir şehir düşünemiyorum martı ile özdeşleşmiş. Gökyüzünde martıları görmesem dünyanın sonu gelmiş gibi bir hissiyata kapılırdım diye düşünüyorum. İstanbul’a dair bir resim çizilse sanırım ressam ilk önce boğazı sonra martıları çizerdi ya…