“Edebiyat Ne İşe Yarar?”: Ruhlara Dokunan Bir Festival Rüzgarı Gacık Köyü’nden Esti! Yalova Gacık Köyü’nün yemyeşil doğasında, ıhlamur ağaçlarının serin fısıltıları eşliğinde, İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) bu yıl da okurlarla ve edebiyat severlerle buluştu. “Edebiyat Ne İşe Yarar?” başlığı altında, 2020 yılında Nermin Mollaoğlu ve Mehmet Demirtaş’ın edebiyata adanmış yürekleriyle kurduğu, ormanın derinliklerinde saklı...
Şeref Aksoy
Mayıs ayı, her yıl yeniden doğuşu, tazeliği ve umudu fısıldayan aydır. Sabahattin Ali’nin kaleminden çıkan “Mayıs” şiiri ise bu ayın ruhunu öylesine nahif ve derinlemesine işler ki, her okuduğumda içimde farklı duygular uyanır. Şiirin her dizesi, bahara ve özellikle Mayıs’a dair hislerimi yeniden şekillendirir, onlara yeni bir boyut kazandırır. Mayıs, ayların gülüdür,Taze bir çiçek dalıdır,İçerim...
Kitabı okuduğunda zihninde canlanan evreni başkaları ile paylaşmak isteyen ve aynı şekilde başka birinin zihninde canlanmış olan o bambaşka evreni de keşfetmek isteyen kitapseverleriz. Kitap kulüpleri, bireylerde okuma alışkanlığının gelişmesinde, farklı tür ve içerikte kitaplara ulaşmada, en önemlisi de okunan kitaplar üzerine fikir alışverişinde bulunmada oldukça etkili yapılar olarak öne çıkmaktadır. Okuduğum kitapların zihnimde kalıcı...
Sana bunu yazıyor olmak bile ne kadar garip geliyor. Çünkü biz, senin gidebileceğine hiç inanmadık. Sen hep dimdik duran, hep çalışan, yılmayan, mücadele eden insandın. Sanki seni hiçbir şey yıkamazdı. Hepimizin yorgun olduğu yerde sen hâlâ ayaktaydın. En karanlık anlarda bile içimizi aydınlatan bir ışığın vardı senin. Öyle bir ışık ki… şimdi yokluğu gözlerimizi kamaştıracak...
Vapurda karşılaştım onunla… Akşam saatleriydi, ada dönüşüydü ve yolculuk başlamıştı. Pencereden sabit dışarı bakıyordu. Omzunda bir çantası ve diğer elinde sımsıkı tuttuğu bir valizi… Ayaktaydı. Yüzünde yılların sertliği ama aynı zamanda sabrın izi. Çok şey yaşamış birinin bakışlarıydı o; içinde fırtına olan ama dışı sessiz duranlardan… Çekinerek yaklaştım. “Teyze boş yer var, istersen otur,” dedim....
Nisan ayının baharın gelişini daha fazla hissettirmesini beklerken, en son poyrazın getirdiği soğuk hava ile Mayıs ayına giriş yaptık. Arkadaş sohbetlerimizin ayrılmaz birer parçası oldu soğuk hava, yağmur ve rüzgar. Geçmiş yıllarda havaların bu şekilde olmadığından ve bu havanın Nisan ayına yakışmadığından dem vurmaya başladık bu aralar sıklıkla. Hafta içi sabahları servis noktasına ulaşmak için...
“Plinius’un ‘Stadia’sı, Piri Reis’in ‘Dadia’sı… Binlerce yıldır denizcilerin ve şairlerin dilinde dönen bir kıyı: Datça…” Datça… İsmini duyduğunuz anda bir meltem dolaşır saçlarınızda, bedeninizi okşar, benliğinizi sarar… Güneşin sarısı, taş evleri, denizi, badem çiçekleri ve sadece doğasıyla, tarihiyle değil, ruhuyla da bir çekim merkezidir. Binlerce Yıllık Bir Uygarlık: Datça’nın Tarihi Datça’nın geçmişi, günümüzden yaklaşık 4.000...
Eski Datça sokaklarında bir deli . Yeşim hanım, gururla ben bu köyün delisiyim diyor. Saçlarında rengarenk çiçekler, gözlerinde ise masmavi bir deniz—ama o çiçekler süs değil; baharı çağrıştırıyor, umudu serpiştiriyor. Belki de çok uzun zaman karanlıkta yürümüş bir yolcudur. Hastalığın, korkunun, yalnızlığın eşiğinden geçmiştir. Şimdi gülümseyişiyle meydan okuyor hayata . Deliliği, bir yenilgi değildir; bir...
Marmaris’in ara sokaklarında bir köfteciye giriyorsunuz. İçeride sizi karşılayan güler yüzlü bir adam… Elinde çay bardağı, parmaklarının arasında sigarası, gözlerinde yaşanmışlığın sıcaklığı. Tanışın; Atalay Bey. Emekli bir matematik öğretmeni. Bugünlerde köfteci dükkanında kasada oturuyor, garsonluk yapıyor. Ama bu sadece görünen yüzü… Atalay Bey’in meslek hayatı Türkiye’nin doğusunda başlıyor. Zor şartlarda ama büyük bir tutkuyla eğitim...
Yılların biriktirdiği dostluklar, tıraşı bahane ederek tıpkı eski günlerde olduğu gibi bu berber dükkânda buluşmaya devam ediyor. Berber koltuğunda dakikalar, hatta saatler süren sohbetler, mahalle kültürünü ayakta tutan en temel yapı taşlarından bir tanesi. Berberin aynası sıradan bir ayna değildir, simalara, yüzelere, gülümsemelere, hüzünlere de tanıklık etmiştir. İşte bu yüzden mahalle berberi, sıradan biri değildir....