Olan biten her şey göründüğünün, gördüğümüzün tam tersi. Ne kadar bir şeysek aslında o kadar o şey değiliz. İnanmak istediklerimiz, kendimizi inanmaya zorladıklarımız gerçekte kaçmak istediklerimiz. Fakat bir o kadar da kaçamadıklarımız. Yorumladığımız her şey baktığımız dar çerçevenin ürünü. Savunduğumuz, kurguladığımız, düşündüğümüz her şey küçük bir rüzgârda savrulacak kum taneleri gibi. Kendimizi güçlü göstermeye çalışma gayretimizin arkasında korkunç bir güçsüzlük var veya öyle olmamız dayatılıyor.
Dar alanda kısa paylaşmalar vari döngüler içindeyiz. Yaratılan sarmalın içinde debelleşiyor muyuz orası da muallak. Modern zamanlar diye ortaya konulan modernite safsatadan başka bir şey değil. Bazen bunun farkına varıyoruz fakat bu farkındalık saman alevi misali aniden alevleniyor yada birden dağılıyor, ortada ne sap kalıyor ne de saman.
Denizin üstü gibi altının heyecan verici, büyüleyici zaman zaman hareketli, tehlikeli bulurlar. Denizciler mitolojiyi bilmemelerine rağmen Poseidon’a inanırlar.
O’nu çocukluğumda ve gençliğimde sürekli duyar, hayat hikayesine hep gıpta ile bakardım. Arısu Köyü’nden ayrılışı ile başlayan hayat mücadelesi ve üzerine de …
Çocukluğumuzun, gençliğimizin genelde kahramanları vardır, varoluş hikayemizde hep önemli bir pozisyondadırlar. Özgürlüğe, umuda, paylaşıma dair kullandığınız sözcüklerde mutlaka onun katkısı hep olmuştur. …
Yıllarını fotoğraf başta olmak üzere diğer sanatsal aktiviteleri takip etmiş, hayatın imbiğinden geçirmiş ve entelektüel birikimini yaratmış Rıza Aksoy’un sokak, İstanbul ve …
Diğer yazı için sağa kaydırınız… Adam ve Deniz Deniz ve Adam Denize uzanan iskele, iskelede Adam, deniz hırçın, Adam sakin, Adam denize …
Siyah beyaz Türk filmlerinde hafızalarda kalan enstantanelerden bir tanesi de balıkçı kasabalarıdır. Motorların, martı sürülerinin, balıkçı ağlarının ve balıkların rol kestiğine tanıklık …
“Benzemez kimse sanaTavrına hayran olayım …” Klarnetinden yükselen nağmeleri Foça sahilinin her yerinden duymanız mümkün. Kayıtsız kalmamanız mümkün değil hani o derece …
Dergi formatında hazırlanmış olan bloğumdaki yazılara ulaşmak için ilgili fotoğrafa tıklayınız. Dergiye Gitmek İçin Tıklayınız Görüntüleme 112
-
01Başlangıç 01/2000
01/01/2000 - Başlangıç
2000 li yılların başında şekillenmeye başladı blog sayfası hazırlama düşüncesi. Görüntüleme 0
-
4Rengin Ne? Haz 2020
4 Haz 2020 - Rengin Ne?
Senin rengin sarı mı, yoksa mavimi diye sordum. Deniz dile geldi, “rengin önemi var mı? Hüzünde mavi, neşe de sarı olurum. Bazen de bir yanım dolup taşar, diğer yanım ağıtlar yakar. O zaman hem sarı hem de mavi olurum. ” Bir bakarsın köy olurum, Kıyıkışlacık köyü. Görüntüleme 0
-
26Kıyıkışlacık Nis 2020
26 Nis 2020 - Kıyıkışlacık
Kıyıkışlacık Kıraathanesi, 8 saat uyku dışındaki diğer saatlerde her daim sıcak çay bulabileceğiniz bir mekan. Mekanda havyar da yeme ihtimaliniz vardır. Sabahları masaya kafasını vurmuş uyuyanı, gece… Görüntüleme 0
-
25Sub label 1 Mar 2020
25 Mar 2020 - Şammaz Usta
Şammaz usta, “elli iki yıldır köfte yoğuruyorum, bir elli yıl daha köfte yoğururum ” diyerek yüzünde asılı kalan gülümseme ile köftelerini sunuyor bize. “Eğer kıymanın şekli yuvarlaksa halep yassı ise adana kebap derler bizim buralarda…” Konya’nın Cumra’sından olduğunu öğreniyoruz oysaki yediğimiz halep köftesinin lezzetin midir nedir Halep’li sanıyoruz, yanılmanın utangaçlığından hafif gülümsüyoruz. Görüntüleme 0
-
03Remzi Amca Oca 2020
03 Oca 2020 - Remzi Amca
Ara Güler son dönemlerinde İstanbul’un fena bozulmasına çok içerleniyordu ve pek İstanbul’un son demlerini çekmek istemiyordu. Biz amatör ruhlular İstanbul’u gezerken ondan izler arıyoruz. Onun gibi bakmak istiyoruz hep. Tabi ki telefon ile fotoğraf çekmek o tadı vermese de, olduğu kadar diyerek avunuyoruz işte. Klasik İstanbul’un yine de seyrine ve gezmesine doyum olmuyor. Şöyle ciddi ciddi 50 güzel fotoğraf çeksek bastırsak büyük ebat ne güzel olur değil mi?