Hayatımda tek yoldan değil de alternatiflerini deneyerek gitmek istediğim yere ulaşmışımdır.
Bu aralar sürekli Kütahya ili Tunçbilek beldesine gidip geliyorum, işim nedeniyle. Bu gidiş gelişlerde hep aynı yollu kullanmıyor alternatifleri ile Tunçbilek’e ulaşmaya çalışıyorum. Her seferinde, “aman o yoldan gitme, şu yolu kullan” uyarılarını kulak arkası yaparak, risk alarak yollara düşüyorum.
Yine hiç umursamadan çıktığım Tunçbilek – Demirbilek – Bursa yolundan bir kareyi sizinle paylaşıyorum.
Tehlikeli virajların eksik olmadığı bu dağ yolunun ortalarında, Denizler Köyü’nden Demirbilek’e gitmek isteyen güler yüzlü bir amca misafir oluyor aracıma. Başlıyor kiraz üzerine koyu bir sohbet Ali Amca ile.
Sohbet virajlara, virajlar sohbete yoğruluyor.
Gökyüzü siyaha bürünmüş, kömür karası gökyüzü.
Kül yağıyor geceleri buralara, katran karası yollara, yeşilini kaybetmiş fidanlara.
Çelikler dönüyor geceleri, ateşi harlıyorlar, çelik daha bir öfkeli.
Derinlerde kazma sesleri, madencinin elleri, gece karası gözleri.
Durmasın diye çelik, sönmesin diye ateş, küllenmesin diye bu telaş.
Bir elinde kazması, bir elinde lambası ile meydanda, çelikten telaşlı bir madenci karşılar sizi Tunçbilek’te…
Şeref Aksoy 2014
Görüntüleme 68