Yükleniyor
0   /   100

Sille

Konya’ya araçla 10 dakika uzaklıkta bulunan Sille tarihtir, kültürdür, medeniyetlerin buluşma noktası olan eski bir Rum köyüdür. Köy mistik havası ile misafirlerini hemen etkisi altına alır. Sille, geçmiş ile gelecek arasında bağlantı kuran bir köprü olarak karşınıza çıkar.

Sille, Frigyalılar’dan, Bizans döneminden, Erken Hristiyanlık devrinin ilk merkezlerinden, İstanbulKudüs arasındaki hac yolunun durak noktası ve ticaret yollarının merkezinde yer almış, bir çok kültüre ve medeniyete tanıklık etmiş önemli bir yerleşim yeridir.   

Sille adının nereden geldiği ile ilgili yapılan çalışmalarda Frigler döneminde Silene’den geldiği, Roma komutanı Sylla’dan aldığı ve Silenos’tan geldiği gibi fikirler ortaya çıkmıştır. Silenos “kaynayıp coşarak akan su” anlamına gelmektedir. [Kaynak: Rehbername.Com]

Hristiyanlığın ilk dönemleri Sille halkı yoğun baskı nedeniyle dini ibadetlerini oydukları mağaralarda gerçekleştirmişlerdir. Sille’yi çevreleyen dağ ve tepelerde bu tip mağaralara rastlarsınız. 

Aya Elena Kilisesi

Bizans İmparatoru Constantin’in annesi Helena, 327 yılında hac için Kudüs’e giderken Sille’ye uğramış ve  inananların zorlu koşullara rağmen din ve ibadet için verdikleri mücadeleden etkilenen Helena, Hristiyanlar’a Sille’de bir kilise yaptırmıştır. 

 Roma İmparatoru Konstantinos’un annesi Eleni (Helena) tarafından Mikhail Arhangelos (Başmelek Mikhail) adına yaptırıldığı sanılır. Günümüze ulaşan yapının 1833’te temelden inşa edildiği, 1880’de de kubbenin eklendiği yazıtlarından anlaşılıyor. [Alıntı: Emre Ertan]

Sille taşından yapılmış olan kilise üç nefli ve ana kubbe dört fil ayağı üzerindedir. İçerisinde ahşaptan vaaz kürsüsü ve apsisle ana mekanı ayıran ahşap alçılı kafes yer almaktadır. 

Tepe Şapeli ( Süt Kilisesi) – Zaman Müzesi

Şapel, Sille’nin güneybatı tarafında, bir tepe üzerinde kurulmuştur. “Küçük kilise” olarak adlandırılan Şapel, sütü erken çekilen annelerin çâre olarak burayı ziyaret etmelerinden dolayı “Süt kilisesi” olarak da bilinir. Moloz taşlarla inşa edilmiş olan şapel tek neflidir ve beşik tonoz örtülüdür. 2012 yılında restore edilmiş ve “Zaman Müzesi” şekline dönüştürülmüştür. Müzeye yaklaştığında  Sille’nin tarihsel sürecine tanıklık eden eserlerin mevcut olduğunu düşünüyorsunuz ve heyecanlanıyorsunuz fakat değişik zamanlara ait saatlerin sergilendiğini  gördüğünüzde hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Aslında bu heyecanınızı körükleyen Şapelin  etrafındaki Müslim ve gayrimüslim mezarlığının varlığı.

Düşünsenize bu müzede 7.000 yıllık tarihin sergilendiğini… 

Sille Evleri

Oldukça sert olmasına rağmen kolay işlenebilen Sille Taşı, Sille’ye yaklaşık üç km uzaklıktaki taş ocaklarından çıkarılır ve anıtsal yapıların, evlerin şekilli sokakların yapımında kullanılır.
Sille evleri, teraslar şeklinde, birbirinin güneşini ve ışığını kesmeyecek şekilde yapılmış,  birbirine paralel ve dik sokaklarla bağlanmıştır.

Sille’nin hamamlarını da gezmek istedik ama restorasyon çalışmaları devam ettiği için gezemedik. 

Konya’ya yakın olduğu için özellikle merkezdeki kafelerin ziyaretçileri eksik olmadığını gördük. Kilisenin hem yanında bir otopark inşaatına tanık olduk. İnşaat çalışmalarından dolayı Sille’nin otantikliği bozulmuş gibi geldi. 

Eski fotoğraflarda görülen ve kentin ortasından geçen dere ıslah edilmiş fakat eski halinden eser yok görünüyor. Ziyaretçilerin ilgisini çekmesi için fıskiyeler ve ışıklandırma ile farklı bir şekli büründüğü görülmüştür.  

Paylaş

Diğer Yazılar

Azmak Nehri

Dağların içerisinden süzülerek ve birikerek doğduğuna tanıklık ediyoruz ve buz gibi suya ayaklarımızı daldırdığımızda vücudumuzda bir ferahlık hissine kapılıyoruz.

Devamını Oku

1 Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir