Yer, Eminönü. Fotoğrafçı, İstanbul’un günlük koşuşturması içinde beklenmedik bir anı yakalıyor, ama anın detaylarına bakınca tezatlıklar fark ediliyor. Bankta oturan teyze, belki de arkasındaki yazıdan habersiz. Üzerinde “İstanbul’un en keyifli yeri” yazan bu detay, onun o anki ruh haliyle ironik bir zıtlık oluşturuyor. Teyze el hareketleri ve dudaklarından dökülen birkaç kızgın sözle kendi dünyasını yansıtırken, ...
Geziler
O gün sabah erkenden kalkmıştı. Hava serindi uzun süre göle baktı, sessiz ve sakindi. Barınağında ağlarını özenle kontrol etti; her düğümde geçen günlerin hayal kırıklıkları gizliydi. Bugün deniz ona cömert davranacak mıydı? Bir kez daha, ağlarını suya bıraktı. Gün ilerledikçe güneşin sıcaklığı arttı, ama bu defa ter sadece yorgunluktan değil, heyecandandı. Çektiği ağlar, uzun zamandır...
Yine Fotoğraf Atölyesi ile Bursa’da fotoğraf gezisindeydik. Bursa’nın taş döşeli sokaklarında yürürken, objektifimizle yine bir hikâye arıyorduk. Dar bir sokağa saptığımızda karşımıza fotoğraf karesindeki sahne çıktı. Gözümüzün önünde rengârenk desenleriyle yere serilmiş bir halı, sanki sokak arası bir sergi. Üzerinde sabun köpükleri ışıldıyor, desenler her bir fırça darbesiyle yeniden canlanıyor gibi. Çocuklar dört bir yanına...
Giriş:İstanbul’un İstiklal Caddesi… kalabalık, kaotik ve bir film platosu gibi. Her köşe başında başka bir hikaye, başka bir sahne… Ve işte bir köşede iki adam, yüzleri hikayelerle dolu, ellerinde sigaralar, bakışları boşlukta. Onlar bu filmin figüranları, verilen rolleri sessizce icra ediyorlar. Yanlarında yatan köpek ise izleyici. Bu sahne, hayatın kendisi gibi, hem gerçek hem de...
Yaşlı adam, sabah güneşinin solgun ışıkları altında parkın köşesindeki bankta oturuyor. Yüzünde, zamanı yontan yılların izleri var. Her kırışıklık, bir söz; her bakış, eskimiş bir anı taşıyor. Adamın mavimsi gözleri, uzak bir yerlere bakıyor. Gözlerindeki boşlukta, eskimiş hatıraların yankıları duyuluyor. Belki gençliğinin baharını, belki sevdiklerini ya da hayallerini düşünüyor. Hava; adam ile uyumlu, ılık. Rüzgâr;...
Ilık bir rüzgar, Sultanahmet Meydanı’nda geziniyor; tarihin, mazinin, hayatın, eskinin üzerinden savrulup insanların arasında dolaşıyor. Dokunduğu her insanda farklı duygular uyandırıyor. Fotoğraf makinem omzumda, birkaç arkadaşla birlikte tarihin ve hayatın küçük anlarını kaydetmenin peşindeyiz. Minarelerin gölgesi düşüyor kaldırımlara, raylara, tramvaylara, parke yollara ve güvercinlerin kanat sesleri yankılanıyor. Tarihin dokusu içinde kaybolmuşuz, geçmişin yaşanmışlıklarına dokunuyoruz. O...
90’larda Çocuk Olmak 90’larda çocuk olmak, teknolojinin yalnızlığından uzakta, sokakların çocuk sesleri ile yankılandığı, mutluluğun küçük şeylerde saklı kaldığı bir dönem içinde büyümekti. Güneşin, toprak kokusunun, telaşsız sabahların içinde mahallelerin sokakları ve alanları çocukların hayal gücüyle dolup taşar, her köşe başı bir oyun sahnesine dönüşürdü. O dönemlerde mutluluğun tarifi: bir top, birkaç misket ve sonsuz...
Sonbahar, doğanın en etkileyici ressamı olarak tuvali ile Yedigöller’de yine iş başında. Her mevsimde ayrı bir güzelliğe bürünse de, sonbaharda altın sarısı, kızıl ve turuncunun bin bir tonu ile görsel şölen sunuyor Yedigöller… Doğa; fotoğrafta da görüldüğü üzere, yansımaları ile adeta bir ayna gibi güzelliğini önünüze seriyor. Yedigöller havzası güneyden kuzeye 1500 metrelik bir alan...
O gün Tekirdağ’ın eski bir köyünde, gözlerimizle taş duvarların, ahşap kapıların ve sararmış otların arasında bir hikâye arıyorduk. Fotoğraf Atolyesi’nin organize ettiği bir fotoğraf gezisindeydik. Sıvaları dökülmüş, köhne, tek katlı bir evin yanından geçerken, evin penceresinde aniden bir yüz belirmişti ve o yüz bize koca bir kitabın kapağını aralıyormuşuz gibi gelmişti. Ya her zamanki gibi...
Şelale olunmalı hayatta, gürül gürül akmalı, belki coşkulu, belki de hüzünlü, damlalalar halinde ya da birden, aniden, karışmalı sulara, sonra da karşısına geçip bakmalı akışını hayatın… Antalya Kurşunlu ŞelalesiSonbahar kahverengi, sarı ve yeşil renk cümbüşüyle, doğa ahengiyle, sular coşkusuyla, insan dinginliğiyle bütünüyle şelale olmuş, Kurşunlu olmuş…