Kırk Yıllık Gurbet

Yer, Samsun, Vezirköprü. Takvimler 2010’u gösteriyor. Zamanın durduğu, duvarların bile zamana meydan okuduğu, yol üstü bir kıraathanenin önünde gurbetin, hasretin vücut bulmuş haline rastlıyoruz. Karşımızda; yüzündeki çizgiler coğrafyanın sert iklimleriyle oluşmuş bir adam. 1970 yılının o meçhul gününde, bir bavula sığdıramadığı hatıralarını Vezirköprü’de bırakıp Kastamonu’nun yollarına düşmüş.

Tam kırk yıl… Kırk kış, kırk bahar geçmiş. Başka bir şehirde kök salmaya çalışmış; lakin kalbi, saatin sarkacı gibi hep bu küçük ilçenin dar sokaklarına doğru sallanmış, durmuş. Bir bayram sabahı, sılaya dönmenin o sancılı sevinciyle yeniden buralara kısa da olsa dönmüş. Gözleri, kırk yıl önce bıraktığı çocukluk anılarının peşinde…

Bize dönüp, sesindeki o titrek tonla soruyor: “İnsan doğduğu topraklardan kopabilir mi?”

Biz, hayatın hengamesi içinde kaybolmuş şehirli ruhlarımızla “Neden kopsun ki?” diye geçiştiriyoruz. Halbuki bu sorunun cevabı, amcanın ceketinin cebindeki o eski mendilde, parmağındaki gümüş yüzüğün parıltısında ve masada soğumaya bıraktığı çayın buğusunda gizli.

İnsanın gurbeti kendisinedir derler. Gittiğin yer senin olmaz, geldiğin yer ise senin bıraktığın gibi değildir. Cahit Külebi’nin o eşsiz mısraları yankılanıyor bu masada:

“Çocukluğum, çocukluğum… Kuşlar gibi dallara konan. Yollarda kalan hatıralar, Şimdi hüzünle anılan.”

Kemalettin Kamu, “Gurbet” şiirinde bu sızıyı ne güzel anlatır:

“Gurbet o kadar acı ki Ne varsa içimde, hepsi yerle bir… Değil bir memleket, hatta bir şehir, Hatta bir mahalle, bir ev bile değil, Beni bağlayan sadece bir hatıra!”

İnsan gömleğini değiştirebilir, tenini değiştirebilir ama ruhuna sinen o ilk toprak kokusunu, o ilk gökyüzünü ve rengini asla söküp atamaz.

Büyük usta Ahmet Hamdi Tanpınar, “İnsan, ruhunun bir yarısını doğduğu yerde bırakır,” der. Belki de bu yüzden, yaşlandıkça o yarım kalan parçayı tamamlamak için döneriz geriye. 

Kıraathanenin duvarına yaslanmış, gözleri uzakta, son noktayı koyuyor. “İnsan doğduğu yerden kopamaz; çünkü insan, en çok kendi başlangıcına muhtaçtır.”

Siz bu kareye bakınca, bir yerlerde bıraktığınız bir parçanızı özleyenlerden misiniz?

Her ay, gelen kutunuza harika içerikler almak için Bülten'e kaydolun.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Leave A Comment / Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir