Yazılar

Gökyüzünde Bir Man Kamyonu

İlk bakışta bir facianın eşiğinden dönülmüş gibi duruyor. Sanki bir kamyon şoförü, sabaha karşı yolu şaşırıp hızını alamamış ve Man kamyonunu gökyüzüne park etmiş! Tam da Efsane Man kamyonundan beklenilecek bir hareket bu. Olmayacak iş gibi gözüküyor değil mi? Fakat, unutmayalım ki burası Türkiye… Burada “imkânsız” kelimesi bazen sadece “biraz zaman alır” demektir! Bu efsanevi görüntü İnegöl-Bilecik yolunun tam kenarında Class petrol istasyonunda girişinde yer alıyor. Kamyonun yolun…

Devamını oku

Limon mu Sirke mi?

Yalova Çiftlikköy Pazarı, göz alıcı renkleriyle hemen dikkat çeken bir stand ile karşılaşıyoruz, Orhangazi ve turşu denilince akla ilk gelen yer olan Gedelek Köyü aklımıza geliyor. Standın önünde Serkan Şimşek Turşuları tabelası, sol tarafında ise Gedelek Turşusu yazısı, kısacası Haluk Bey’in mekanındasınız. Haluk Bey, tezgâhının başında, “Siz mi üretiyorsunuz? Bu turşu nerenin turşusu diye soruyoruz. “Evet abi, turşuyu kendimiz üretiyoruz, Gedelek’ten!” sözleriyle memleketine olan bağlılığını…

Devamını oku

Yalova Feribot İskelesi: Hasretin Kıyıya Vurduğu An

Göz alabildiğine lacivert bir kadife gibi kuşanmış gökyüzü… Islak asfaltta parlayan neon ışıkların titrek yansımaları… Burası, Yalova Feribot İskelesi… Pendik’ten kalkan feribot iskeleye yanaşıyor, adam feribotu bekliyor, feribot insan yüklü, araç yüklü, hasret yüklü… Tam yol ileri, iskele alabanda, tornistan, yarım yol ileri, pruva, telsizde kaptanın sesi “kapılar mayna “ Kapılar yavaşça iniyor, bir tiyatro perdesi açılır gibi. İçeriden süzülen ışık, içeriden taşan hayat. Kucaklaşmalar,…

Devamını oku

Knidos Akşamları

Güneş, Kos adasının arkasındaSaklambaç oynuyorAyın şavkı düşmüş sulara,Karışıyor teknelerin ışıklarına,Oynaşıyorlar,Bir sağa bir sola.Renkler turkuazdan griye dönüyorBiraz yeşil, biraz da sarıSanki bir tablo gibiUzaktan deniz fenerinin ışıkları sönüyorHasret yüklü gemilerinBiri geliyor biri gidiyor… Ş.Aksoy Görüntüleme 99

Datça’nın En Batı Ucu: Büyüleyici Bir Gün Batımı Durağı

Datça’nın en batı ucunda, Ege ve Akdeniz’in kucaklaştığı eşsiz bir noktada yer alan Knidos Deveboynu Deniz Feneri, büyüleyici manzaralarıyla ruhunuzu dinlendirecek tarihi bir durak. Fenerin bulunduğu noktaya ulaşmak, başlı başına unutulmaz bir deneyim sunuyor. Deniz fenerine su ve elektrik temini için çekilmiş olan kablo ve borulara paralel olarak oluşmuş dar patika yollardan yaklaşık 30 dakika süren bir yürüyüşle ulaşılıyor. Bu yürüyüş sırasında, Knidos Antik Kenti‘nin ve Ege…

Devamını oku

Eriklitepe’de Mantar Keşfi

Gözlerinizi kapatın ve bir hayal kurun … Hayalinizin tam ortasında bir orman olsun. Dört bir yanın ve gökyüzü kayın ağaçlarıyla çevrili bir rüya. Yeşilin, sarının, kırmızının baskın olduğu yedi renk sarmalı içinde bir rüya. Tertemiz  havayı içinize çekerken  toprak kokusu da eşlik ediyor . Rüzgarla dans eden dalların şarkısını dinliyorsunuz; dallar ıslık çalıyor, doğa bir konçerto yaratımı içine girmiş. Artık rüyadan uyanabilirsiniz, çünkü Eriklitepe’desiniz. Eriklitepe…

Devamını oku

Eğirdir’de Bir Füze

Eğirdir Gölü,  yemyeşil doğası ve masalsı gölü ve fotoğrafik kareleri ile hatırladığımız bir doğa harikası… Ancak bu kez, Isparta’nın bu cennet köşesinden bambaşka ve bir o kadar da garip bir kareyle karşınızdayım. Yıl 2018, Eğirdir’in Mahmatlar köyü yolunda, karla kaplı dağların gölgesinde, tüm heybetiyle duran bir füze… İlk bakışta bir sanat enstalasyonu veya askeri bir kalıntı sanabilirsiniz. Üzerindeki “ATA” yazısı, insana millî bir projeymiş gibi…

Devamını oku

Bir Pencerem Var

Trilye, Marmara’nın zeytin kokulu, taş ve ahşap dokulu, zamanın yavaş aktığı eski Rum köylerinden biri.  O gün, yine Fotoğraf Atölyesi ile fotoğraf gezisindeyiz, Trilye’nin daracık, inişli çıkışlı sokaklarından birinde yürüyoruz, her köşede karşımıza çıkan tarih kokan ahşap eski Rum evlerinin dokusuna dalmışız. Evlerin beyaza çalmış yığma duvarları ve kahverengi ahşap doğramaları ile sanki zamana meydan okuyor.  Bir pencere. Ahşap yapılı, yüzyıllık bir evin penceresi… Pencere…

Devamını oku

Gaveci Mehmet’in Öyküsü

Güneş, köye sırtını döndüğü doğudan ağır ağır yükselirken, kahve önünde taşlara oturmuş bir adam tek başına bekliyordu. Mehmet’ti bu. Yılların gölgesi sinmiş mintanı ve cebindeki eski kalem ve defteriyle köyün şehir görmüş tek adamıydı. Yüzünde ne umut vardı ne de pişmanlık – sadece alışmışlık. Gaveci Mehmet derlerdi ona, İstanbul’a gidişi büyük olmuştu. Köyde herkes “Mehmet büyükşehre gitti” diyordu. Onun aklında bir bakkal açmak, belki bir…

Devamını oku

Tuzla Sahilinde Bir Yalnızlık Hikayesi ve Nostalji

Akşamın alacakaranlığında, Tuzla sahilinin kayalıklarında, uzaklara dalmış bir siluet ilişiyor gözüme. Kendi halinde, kendi dünyasında bir genç… Onu fark ettiğimde, sanki zaman onun için durmuş gibiydi. Efkarlı ve hasret dolu gözlerle denizin ötesine, belki de anılarına bakıyordu. Yanına usulca yaklaştım. Kayaların üzerine kurulu minik dünyasında, teybinin etrafına dağılmış kasetler dikkatimi çekti. Kazım Koyuncu’nun hüzünlü Karadeniz ezgileri, Şakiro’nun hüzünlü sesinden dökülen Kürtçe türküler… Her biri, ruh…

Devamını oku