Cunda ⚓ Ahmet Usta

Cunda… Taş örgülü sokaklarında dolaşırken, etrafınızı saran tarihi evlerin büyüsü içinde farklı bir dünyaya yolculuk yaptığınız hissine kapılırsınız. Dokunursunuz taş duvarlarına, sarmaşıklar dolanır kollarına ve her sokağın kendine ait, derin bir ruhunun var olduğuna inanırsınız. Gri taş duvarların kucakladığı sarmaşıklar, asırlar süren hatıralarını fısıldarken; her bir cumbalı ev, geçmişten bugüne uzanan dramı yanında sıcaklığını sergiler. İşte bu ruhani atmosferin içinde deniz kokusu ve tarih arasında gizlenmiş bir balıkçı barınağı gözüme ilişiyor. O an, bu ufacık barınak; denizin fısıltılarını, taş evin eski hikayeleriyle birleştiren bir geçit gibi.

Geleneksel kabaklar, şamandıralar ve deniz aksesuarlarıyla süslü bu köşe, Cunda’nın o tarihî dokusuna mükemmel uyum sağlayan, adeta bir yaşam müzesi gibi.

Ege’nin yakıcı güneşinde bile rengini kaybetmeyen kırmızı ağların arkasında balıkçılığı bırakmış olsa da ruhuyla denizden asla ayrılamayan Cundalı Ahmet Usta oturuyor. O, rotasını karaya çevirmiş ve  karaya demir atmış bir denizci.

Ahmet Usta, çocukluğundan itibaren kendini Ege’nin veya Akdeniz’in (artık neresiyse) tuzlu sularında bulmuş. Balıkçılık onun için baba mesleği ve bir yaşam biçimi olmuş.

Tuzun, rüzgârın ve lodosun sertleştirdiği, her bir çizgisi yarım asırlık mücadeleyi fısıldayan o usta eller, çocukluktan miras aldığı baba mesleğini tam 50 yıl boyunca denizin derinliklerinde yaşatmış, şimdi ise karada, sükûnetle sanata dönüşmüş.

Ellerinde bir iğne, dizlerinde ise yıpranmış iplikler… Bu eller, artık balık tutmuyor; her bir düğümle birlikte Usta, yeni ağlar yapıyor ya da ağları onarıyor, onarırken de sanki denizin yaralarını yeniden sarıyor. “Her düğümde emek var, sabır var,” derken, sesi asırlar öncesinden yankılanıyor sanki. Cunda’nın denizci ruhunun iplerini yeniden bağlıyor.

Usta’ya yaklaşıp fotoğraf çekme izni istediğimde, gözlüklerinin ardından yansıyan o bilge bakışla gülümsedi ve kısaca onayladı: “Çekebilirsiniz.”

Sevinçle basıyorum deklanşöre. Ortaya gördüğünüz fotoğraflar çıkıyor.  

Eğer Cunda’nın ruhunu gerçekten tatmak isterseniz, tarihi taşların rehberliğinde Ahmet Usta’nın izini sürün. Zira adanın en büyük hazinesi, denizle aşkı hiç bitmeyen o emekle yoğrulmuş ellerin dokunuşundadır.

Her ay, gelen kutunuza harika içerikler almak için Bülten'e kaydolun.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Leave A Comment / Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir