26 Ekim 2025 Pazar günü, Şeref Aksoy Blog olarak “Sevdalım Hayat Okuma Atölyesi” ve Çiftlikköy Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği, yazar ve mimar Ertuğ Uçar‘ın konuk olduğu “İstanbulin Üzerine” başlıklı keyifli bir söyleşiye katılım sağladık. Çiftlikköy Belediyesi Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte, yazarın son kitabı İstanbulin’in ilham kaynağı ve yazım sürecine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirildi.
Tuğba Ağırman‘ın zarif moderatörlüğünde yapılan söyleşide; Ertuğ Uçar, hem bir mimar hem de bir yazar olarak İstanbul’a bakış açısını dinleyicilerle paylaştı.
İstanbulin: Bir Mimarın Kaleminden Şehrin Öyküsü
Söyleşinin odak noktalarından biri, yazarın kitabına neden İstanbulin adını verdiğiydi. İstanbul’a dair bir simge, bir özdeşleşme olması açısından seçtiğini belirtti.
“İstanbulin, 19. Asır İstanbul’unda moda olmuş bir erkek ceketinin ismi. Dik yakalı, bele dek düğmeli, belden sonra azıcık eteklenen, her görenin siyah beyaz fotoğraflarda poz veren Osmanlı zabitlerinden ve saray erkanından hatırlayacağı bir ceket. Atatürk’ün fotoğraflarında da görmüşsünüzdür. Belki de bu topraklardan ihraç ettiğimiz ilk tasarım ürünümüz olduğunu açıklayan yazar, bir dönem Avrupa’da moda olduğunu, batının sömürge anlayışı içinde öne çıkarıldığını vurgulamıştır.
Kitabın hikayesine değinen yazar; neden bu sıradan gibi görünen köşeleri, kıvrılan sokakları, yokuşları, merdivenleri çizdiğimi ve kedileri, kuşları kağıda geçirmeye çalıştığımı bulmaya çalıştım. Cevabı bu kitap olmuş.
Ertuğ Uçar, mimar kimliğinin ve İstanbul’daki gözlemlerinin, bu eserin doğuşundaki rolünü anlattığı etkinlikte, eskize nasıl başladığına değinirken; annesinin de ressam olmasından dolayı evin sürekli resimle iç içe olduğunu ve bu durumun kendisini sürekli çizim yapmaya yönlendirdiğini belirtti. Hatta yazmaya başlamadan önce de çizimlerinin hayatında önemli bir yer tuttuğunu vurguladı.
Sokakta başladığı çizimlerine “dizi çekimi mi var, kentsel dönüşüm mü var?” gibi sorularla karşılaştığı için evde devam ettiğini belirten yazar Ertuğ Uçar, İstanbul’a yürüyerek, bakarak, hayal kurarak ve çizerek kentin ruhunu yakaladığını ifade ediyor.
Moderator Tuğba Ağırman, kitabı okurken Sait Faik‘in o samimi ve insana dokunan tadını aldığını dile getirdiği etkinliğin soru-cevap bölümünde, Ertuğ Uçar’a hikayelerini nasıl yazdığı, nasıl yazar olduğu ve yazmaya ne zaman başladığı gibi merak edilen sorular yöneltildi.
Sokaklarda Saklı Kalan Öyküler ve Eskizler
Yazar/Mimar Ertuğ Uçar’ın kentle kurduğu ilişki, söyleşinin en ilgi çekici kısımlarındandı:
“İstanbul’un sokaklarında durup biraz zaman geçirdiğinizde mutlaka bir öykü ile karşılaşabilirsiniz, kitabımda da bu öykülere yer verdim.”
Öykü avcılığına dair çarpıcı bir örnek de paylaşan Uçar, Galata Köprüsü’nden direkt geçmeyip biraz zaman geçirdiğimde herkesin gördüğü balıkçıları ve simitçileri görmenin ötesinde, motorunun arkasındaki çıktı makinesiyle anında fotoğraf basıp veren bir fotoğrafçıyı fark edersiniz, bu anekdot Uçar’ın detaylara gözlemini ortaya koyuyor.
Kentin kimi zaman gizli ve tenha sokaklarına çağırıyor okuru, kimi zamansa şehrin aleni bir yerindeki gizleri keşfe davet ediyor: Palmiyelere, hurmalara, vapurlara, kedilere, köpeklere, yıkık köşklere, kaldırım taşlarına, hurdacılara, hırdavatçılara, parklara, seslere, su kemerlerine, kalelere güzelleme yapıyor bu kitap.
Kısacası kitabı okurken ve etkinlikte yazarı dinlerken sokağı fotoğraflamış olan Ara Güler’in veya Çerkez Karadağ’ın fotoğraf sergisini geziyormuş hissine kapıldım.
Etkinlik sonunda, Ertuğ Uçar’ın imzalı kitapları kitapseverlerle buluştu.
Ertuğ Uçar ile gerçekleşen bu verimli ve ilham dolu sohbet, okuma atölyesi üyeleri ve tüm kültür sanat dostları için İstanbul’u hem bir mimarın hem de bir yazarın penceresinden yeniden keşfetme fırsatı sundu.
Şeref Aksoy Blog olarak, bu kültürel etkinliğe katkı sunan Çiftlikköy Belediyesi ve Sevdalım Hayat Okuma Atölyesi’ne teşekkür ederiz.