Yalova Şiir Yolu: Rüzgarın Şiire Karıştığı Yer

Avanos Şairler Sokağı‘ndan başlayan, Yalova Şiir Yolu‘na uzanan ve sonrasında denize varan bir yol bu. Her adımınızda şiirin eşlik ettiği, bütün şiirleri okuduğunuzda ise deniz ulaşan bir yol bu. Ataol Behramoğlu, Cemal Süreya, Nazım Hikmet, Özdemir Asaf ve onlarca şairin dizeleri ile bezenmiş bir yol bu. Balıkçıların oltalarına şiir bağladıkları ve balıkları beklerken şiir mırıldandıkları bir yol bu. Mavi ile bin bir renk kuşanmış, şiirin buluştuğu bir yol bu. Rüzgarın, dizelere karıştığı ve her esintinin şiirli bir ıslık gibi yankılandığı bir yol bu. Şair ceketli çocukların yoldaş olduğu bir yol bu. Gözün gördüğünden, kulağın duyduğundan fazlasını sunar. Şiirin kalbine doğru süzülen bir yol bu. Mermer panolara işlenmiş dizeler, yolun her köşesinde bir deniz feneri gibi parlar.

Nazım‘ın “İnsan, denizin olmadığı yerde martı olmalı” deyişiyle başlar yolculuğunuz. İnsan var oldukça umudun her zaman var olacağını düşünür ve umutlanırız. Sonra Cemal Süreya’nın dokunuşu, “Bazı adamlar incitmeden sevemezdi” diyerek fısıldar geçmişi. İnce dokunuşlarla sevginin izini süreriz. Turgut Uyar‘la “Başka havalar getir bana” diye mırıldanırken, içimizde bahar yağmurları başlar. 

Bu yolda yürümek, şiirin kalbine dokunmaktır. Bu yolda yürüyen herkes, kendi şiirini yazar. Kimi bir dize ekler o taşa, kimi bir anı bırakır rüzgâra. Balıkçıların oltaları denize birer mısra gibi uzanır, martıların sesi şiire karışır. Her dalganın kıyıya vuruşu, bir şairin son sözüdür sanki.
 
Siz de bu yolda, ruhunuzu hangi dizeye bırakırdınız? Siz bu yolda yürürken, hangi şiirin melodisi kulağınıza çalınırdı?

Leave A Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir