Gecenin kalıntıları, sabahın ilk ışıklarına karışıyor, deniz, uyuyan bir dev gibi, nefes alıp veriyor. İskele, suyun üstünde bir çizgi bırakıyor, sanki sonsuzluğa uzanan bir köprü.
Adam, yalnız ve sessiz, dalgaların şarkısını dinliyor. Her vuruşta bir anı, her köpükte bir düşünce canlanıyor.
Gökyüzü, bir ressamın paletinden çıkmış gibi, mavi ve pembe tonlar ve her dalgada fırça darbeleri, adamın ruhunu yansıtıyor. Adamın gözleri, denizde kaybolmuş, sanki kendisini ve yansımasını arıyor.
Rüzgar, fısıldıyor kulağına, “Sen, hür adam, seveceksin denizi her zaman; / Deniz aynandır senin, kendini seyredersin. *” Adam o an gülümsüyor, sanırım anladı…
* Charles Baudelaire’in “İnsan ve Deniz” adlı şiirinden alınmıştır.
İşte bir rüzgâr sağnak sağnak Sular atılgan, ürpertili İşte bir bulut ipek kanatlı Denizde nar rengi bir şafak.
Bir dağ doruğu karşılar denizi, Şimdi bir haber gelecek koşarak. Benim bir gemi var beklediğim, Bir yelken bembeyaz, yumuşak.
Koyuldu rengi doruklarda karın, Işıklar kesildi sularda. Akşam mı bu gelen, güneş mi batacak? Benim bir güzel var beklediğim, Coşan dalgaları kucaklayacak.