Bir Babanın Feryadı: Priamos ve Akhilleus

Arkeoloji müzelerini sadece tarihi eserlerin sergilendiği mekanlar olarak düşünmemek lazım. İçeriğindeki insanlık tarihi birikimlerinden faydalanmak ve çıkarımlar yapmak gerekir. Sık sık ve vakit buldukça bu zenginliğe tanıklık etmek için Arkeoloji Müzelerini gezerim. Anadolu’yu, yaşadığımız coğrafyayı ve altında yatan tarihi zenginliği yerinde görmek açısından önem veririm bu ziyaretlere.

29 Ekim tarihinde Bursa Arkeoloji Müzesi’ni gezdim, gezi esnasında beni derinden etkileyen ve mitolojinin o sarsıcı anlarını tasvir eden bir eserle karşılaştım. O anı sizinle paylaşmak ve eserin hikayesine birlikte yakından bakmak istedim.

Müzede sergilenen ve fotoğrafta da gördüğünüz mermer kabartma, Yunan mitolojisinin en dokunaklı ve insani sahnelerinden birini gözler önüne seriyor. Eser, hepimizin yakından tanıdığı ve Troya Savaşı’nın sonuna doğru yaşanan bir trajediyi tasvir ediyor: Troya Kralı Priamos’un, oğlu Hektor’un cansız bedenini geri almak için Akhilleus’a yalvarışını.

Troya Savaşı ve İlyada Destanı’na göre, Troya’nın yaşlı ve bilge kralı Priamos, kenti koruma mücadelesinde hem bir lider hem de acılı bir baba olarak karşımıza çıkıyor. Oğlu Hektor’un, savaştaki en büyük rakibi olan Yunan kahramanı Akhilleus tarafından öldürülmesi sonrası Hektor’un cansız bedenine yapılan saygısızlığı kaldıramıyor.

İşte bu noktada, Priamos’un kahramanlığı kral olmasından çok, bir babanın oğluna dair sevgisiyle ortaya çıkıyor. Yaşlı kral, can düşmanının kampına, Akhilleus’un ayağına kadar gitme cesaretini gösteriyor.

“Dünyada daha önce hiç kimsenin yapmadığı şeye katlandım, dudaklarımı oğlumu öldüren adamın ellerine koydum.”

Bir babanın çaresizliğini ve oğluna duyduğu tarifsiz sevgiyi anlatıyor bu sözler. Priamos’un acısı ve bu acı karşısındaki yalvarışı, Akhilleus’un bile kalbini yumuşatıyor ve Hektor’un naaşını geri vermeye razı ediyor.

Müzede gördüğünüz bu kabartma, o yoğun duygu anını, Priamos’un diz çöküşünü ve Hektor’un cenaze arabasına yüklenişini çarpıcı bir şekilde yansıtıyor. Orijinal eserin yanında yer alan çizimler kayıp parçaları hayal etmemize olanak tanıyarak eserin bütününü zihnimizde canlandırmamıza yardımcı oluyor.

Bu eser; mitolojik bir olayın tasviri olarak görülmesi yanında; babalık duygusunu,  sevgi ve merhameti de anlatıyor bize.

Eğer yolunuz Bursa’ya düşerse, bu eşsiz eseri ve taşıdığı derin hikâyeyi bizzat deneyimlemek isterseniz, Bursa Arkeoloji Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Mitolojinin insan ruhuna fısıldadığı bu unutulmaz sahne, müze deneyiminize bambaşka bir anlam katacaktır.

Siz bu sahneyi nasıl yorumluyorsunuz? Priamos’un bu eylemi, sizce bir kralın mı yoksa bir babanın mı fedakarlığıdır? Yorumlarınızı bekliyorum!

Her ay, gelen kutunuza harika içerikler almak için Bülten'e kaydolun.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Leave A Comment / Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir